Yahşihan Mutlu Sonlu Masöz Eslem
Yahşihan Mutlu Sonlu Masöz
Dinleyiciler, doğru noktalara değinmesini bilen, planladığınü tersine bir anlatımla, alaycı ve hazırcevap üsluplu konuşmasına dikkat kesilmişlerdi. Hukuk kısmınde okuyan bir öğrencinin, belirli bir mevzuşma becerisinin olması doğal diye düşünüyordum ki süre süre dönerek bana bakmış olduğunı fark ettim. Bunun üzerine ben de şeytanca bir dürtüyle fakat naturel bir tavırla, gömleğimin yakasını hafifçeçe, göğüs aralığına kadar görünecek halde açtım. Kim bilir icra ettiğimın farkına vararak birazcık tedirgin ve meraklı görünerek daha Yahşihan Mutlu Sonlu Masöz sık dönmeye, beni kesmeye başladı, minimumından bana öyle geldi. Konuşması sona erdiğinde yerine oturdu ve iltifatları umursamazcasına tükenmez kalemini gene ağzına sokarak kemirmeye başladı. Sonra bana doğru dönerek, “Adını hatırlamıyorum,” dedi, ben konuşmaları tutanaklar geçirirken.
Yahşihan Mutlu Sonlu Masöz
Biraz oyun oynamak istedim onunla ve “henüz söylememiştim,” dedim. “Aa! Evet doğru,” dedi başıyla hafifçe onaylayarak. Notlarının üzerine eklemeler meydana getirmeye başladığını görmüş oldum. Adımı söylememi beklediğini düşünerek mutlu mutlu gülümsedim. Organik ve saf gülümsememle, “Melissa,” dedim. “Hmm… Yunanca’da ‘arı’ demek. Bal sever misin?” “Fazla tatlı,” dedim. “Daha güçlü lezzetleri tercih ederim,” diye yanıtladım. Başını salladı, gülümsedi. İkimiz de yapmakta olduğumuz not alma işine döndük. Birazcık sonra o sigara içmek için yerinden kalktı. Başka bir yakışıklıyla güldüğünü ve el kol hareketleri yaparak mevzuştuğunu görüyordum. Arada sigara‐ sını ağzından uzaklaştırıp bana bakıyor ve gülümsüyordu. Uzaktan daha uzun boylu ve daha ince görünüyordu. Saçları yumuşacık ve kokuluymuş benzer biçimde duruyordu, bronz renkli perçemleri tatlı tatlı yüzüne düşmüştü.
Elektrik direğine, tüm yükünü kalça kemiğine verircesine yaslanmıştı. Eli pan‐ tolonunun cebindeydi ve sanki cebinden kalça kemiğini çekip çıkartacakmış benzer biçimde duruyordu. Yeşil kareli gömleği pan‐ tolonundan dışarıya çıkmıştı. Yuvarlak gözlükleri entelektüel görüntüsünü tamamlıyordu. Arkadaşını okul çıkışlarında bildiri dağıtırken sık sık görmüştüm. Ağzında hep yarı sönük purosu olur. Oturum bittiğinde, temize çekip tutanak olarak teslim et‐ mek zorunda olduğum, masanın her yanına dağılmış notlarımı toplarken Roberto geldi, elimi sıktı ve güzel bir gülüm‐ semeyle, “Hoşça kal yoldaş!” dedi. Gülmeye başladım ve yoldaş olarak çağrılmamın hoşuma gittiğini, bunu keyifli bulduğumu itiraf etmek zorunda kaldım. “Hadi hadi! Orada ne çene çalıyorsun? Oturumun sona erdiğini görmüyor musun?” dedi müdür desteksı ellerini birbirine vurarak.
Son yorumlar